· İslam’a ve Müslümanlara karşı gitgide artacak bir savaş vardır ve İslamofobi Avrupa’da tahrik edilmektedir. Bütün bunlar Avrupa değerleri ve normları açısından bir utanç sebebidir. Biz bu kirli sözleri ve hücumları dinlemeyeceğiz ve Kur’an’ın şu beyanına kulak vereceğiz: “Barış her zaman daha iyidir”
· Bir İslam Üniversitesi ve Müslüman ilim adamları olarak, bizler dâima yapıcı olacağız; biz kesinlikle yıkıcı olamayız.
· iki türlü muhâlefet vardır: Birincisi; ilmen ve fikren muhalefettir. Dünyanın sonuna kadar bu muhâlefeti elbette ki sürdüreceğiz.
· İkincisi, siyaset, şiddet yahut isyan yoluyla muhalefettir. Bu tarz muhâlefet Kur’an’ın hizmetkârları olduklarını iddia eden akademik kuruluşlar ve İslam âlimlerine yakışmaz.
· Üniversitemiz birkaç yıldır Erasmus Programının üyesidir.
· 2016 Eylül’ü itibariyle Manevi Rehberlik Programının İngilizce eğitimini başlatacağız.
Rotterdam İslam Üniversitesi 2016-2017 akademik yılına, çok önemli konuşmalar ve Avrupa’ya verilen hayatî mesajlarla başladı. Açılışa, Suudi Arabistan Büyükelçisi Abdülaziz Abdullah Abohaimed; Türkiye Rotterdam Başkonsolosu Sadin Ayyıldız, Endonezya Eğitim Ataşesi Prof. Bambang Hari gibi diplomatların yanında, Hollandalı ilim adamları ve Müslümanların farklı kurumlarının temsilcileri talebelerimiz katıldı.
Önce İUR Rektörü Prof. Dr. Ahmed Akgündüz konuşmasında çok önemli noktalara parmak bastı ve şöyle dedi:
“Maalesef, Norveçli Breivik denen İslam düşmanı 2083 Manifestosu adını verdiği 1000 sayfalık raporunda İslam’a ve Müslümanlara karşı gitgide artacak bir savaş ilan etmiştir. O ve arkadaşları, İslamofobiyi tahrik etmişlerdir. Güya demokratik bir Avrupa Devleti olduğunu iddia eden Fransa da 30 şehirde İslami giyim tarzını yasaklayacak kadar ileri gitmiştir. Bütün bunlar Avrupa değerleri ve normları açısından bir utanç sebebidir. Biz bu kirli sözleri ve hücumları dinlemeyeceğiz ve Kur’an’ın şu beyanına kulak vereceğiz: “Barış her zaman daha iyidir” (Kur’an, Nisa, 128).
Bir İslam Üniversitesi ve Müslüman ilim adamları olarak, bizleri daima yapıcı olacağız; biz kesinlikle yıkıcı olamayız. Bu demek değildir ki, Müslüman âlimler olarak, İslam’ın temel prensiplerine yöneltilen asılsız hücumlar ve bunları tahrif etme teşebbüslerine karşı suskun kalacağız. “Biz öyle insanlarız ki, bizim için orta yol yoktur: ya şerefli bir yerdeyiz yahut kabre gireriz.”
Bildiğiniz gibi iki türlü muhalefet vardır:
Birincisi; ilmen ve fikren muhalefettir. Dünyanın sonuna kadar bu muhalefeti elbetteki sürdüreceğiz. Doğru İslam’ı ve İslam’ın prensiplerini, Müslüman ve Gayr-i Müslimlere en güzel şekilde anlatmak için elimizden geleni yapacağız. Kur’an’ın biz emri de böyledir: “Rabbinin yoluna hikmet ve en güzel öğütlerle davet et; onlarla ma’kul şekilde mücâdele eyle. Allah doru yoldan şaşanları da ve doğru yolda gidenleri de en iyi bilendir.” (Kur’an, Nahl, 125). Gerçekten Kur’an’a hizmet bizi siyasî hadiseleri düşünmekten men’ ediyor. Karanlıkta yolunu şaşırmış insanlara yapılacak en güzel şey, onlara yollarını görmeleri için ışık göstermektir. Işığa karşı mücadele edilmez ve ışığa düşman olunmaz. Kimse buna karşı koyamaz. Hatırlamalıyız ki, günümüzdeki akımlar arasında ve siyasî cereyanlar içinde, muhalifinde de muvafığında da Kur’an nurunun ışıkları vardır. Gösterilen Kur’an nurlarına hiçbir taraf yahut siyasî cereyan karşı çıkamaz. Bu demektir ki, biz akademik konuşma hürriyetini kullanıp hakkı ve hakikati neşredeceğiz.
İkincisi, siyaset, şiddet yahut isyan yoluyla muhalefettir. Bu tarz muhalefet Kur’an’ın hizmetkârları olduklarını iddia eden akademik kuruluşlar ve İslam âlimlerine yakışmaz. Eğer biz hem sopa gösterip ve hem de Kur’an nurlarını yaymaya kalkışırsak, bir elde sopa ve bir elde Kur’an nuru ile muhataplarımıza güven telkin edemeyiz. Şaşkın insanlar daha da şaşırırlar ve derler: “Acaba bunlar ışıkla bizleri celb edip sopa ile dövecekler mi?” Bazan da sopa kırılır ve ışık da sönebilir.
Avrupa toplumlarında başka bir problem daha vardır. Eğer bir Müslüman âlim, sosyal bir mesele yahut olayla alakalı İslâmî kaideleri açıklarsa, Batı medyası ve hatta hükümetler bunu tahrik olarak değerlendirmektedir. Bu, tamamen yanlış bir yaklaşımdır. Mesela, bir İslam Hukuku uzmanı olarak bana birisi, zina yahut homoseksüellik hakkında bir soru sorsa, ben bu soruyu elbetteki Kur’an ve Sünnet’e göre açıklayacağım. Bütün ilim adamları böyle yapar. Ben böyle yapmakla kendi görüşlerimi açıklamıyorum yahut insanları bu İslâmî hükme uyma teşvik yahut icbar eylemiyorum. Dolayısıyla bu tahrik değildir. Gayr-ı Müslim bir ülkede yaşayan Müslüman mahallî hukuku çiğneyemez. Bu şu demektir ki, eğer mahallî hukuk açıktan İslam’a aykırı değilse, ona itaat etmek durumundadır. Ancak tamamen ve açıkça İslam’a aykırı ise, biz bu kurallara uymak mecburiyetinde değiliz; ancak ona uyan insanlara müdâhale hakkımız da yoktur.
Size üç tane de güzel haber nakledeyim:
Birincisi, Üniversitemiz birkaç yıldır Erasmus Programının üyesidir. Hocalarımızı ve talebelerimizi bu program çerçevesinde Fas ve Türkiye gibi ülkelere göndermekte ve talebe ile hoca kabul etmekteyiz.
İkincisi, 2016 Eylül’ü itibariyle Manevi Rehberlik Programının İngilizce eğitimini başlatacağız. Bu uluslararasına açılmamız demektir.
Üçüncüsü, IUR Press’in yayınları 40 ulaşmış bulunmaktadır. Bunlardan özellikle Kur’an’ın Hollandaca tercümesi (Levende Koran) ile Bediüzzaman’ın eserlerinden Büyük Sözler’in (De Woorden) Hollandaca tercümesini zikretmemiz gerekiyor. Ayrıca İngilizce ve Hollandaca ders kitaplarımız gittikçe çoğalmaktadır.”
T.C. Rotterdam Başkonsolosu Sadin AYYILDIZ: Hollanda’da 1 milyondan fazla Müslüman yaşamaktadır. Burada Müslümanlarla Hollanda toplumunun beraber huzur ortamı içerisinde yaşaması için Rotterdam İslam Üniversitesi gibi şeffaf hizmet veren kurumların çok önemli olduğu kanaatindeyim. Bundan dolayı Hollanda otoritelerinin Rotterdam İslam Üniversitesi gibi İslami doğru olarak neşreden bir kurumun aktivitelerine destek olmaları gerektiğine inanıyorum.
Endonezya Eğitim ve Kültür Ataşesi Bambang Hari Wibisono: Nüfusunun büyük bir kısmı Müslüman olan Endonezya’nın Rotterdam İslam Üniversitesi ile irtibatının ve ortak çalışma yürütmesinin önemli olduğuna kaniyim.
Hollanda’da birçok Endonezyalı öğrenci okumaktadır. Ama maalesef Rotterdam İslam Üniversitesinde okuyan Endonezyalı talebe sayısı çok az. İnşallah ileride bu sayının artacağını ümit ediyorum. Bilhassa Rotterdam İslam Üniversitesinde olmak üzere İslami ilimler okunması için gerekli olan burs imkânının artırılacağını ümit ediyorum. IUR ye yeni akademik yılında başarılar diliyorum.
Prof. Dr. Jan Peters: IUR’nin görevi doğru İslamiyet’i göstermek. Farklılıklara acık olmak. İslam’daki zenginliği yansıtmaktır. IUR İslam’daki kültür zenginliğini gösterme noktasında önemli bir vazife ifa etmektedir.
Mustafa Arslan (IUR Öğrencisi): Maalesef birçok insanın günümüzde İslam’ı bilmediğini müşahede ediyoruz. IUR insanlardaki bu cahilliği ve bilgisizliği kaldırması noktasında çok büyük öneme haizdir. Rotterdam İslam Üniversitesi bütün talebelerini olduğu gibi kabul eden bir kurumdur. Bundan dolayı da IUR personeline de ayrıca müteşekkirim.